Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın, nükleer uçak gemisi Nae Sao Paulo’nun Türkiye’ye getirilmesine müsaade vermesinin akabinde başlayan tartışmalar alevlenerek devam ediyor. Bakanlık ve gemiyi satın alan şirket söküm sürecini savundu. CHP Küme Başkanvekili Özgür Özel, Bakan Murat Kurum’u eleştirerek, “Bu sökümü yapan iki enayi ülke var; biri Hindistan, başkası de biziz. Bakan da bununla övünüyor. Bu övünülecek değil, utanılacak bir şey” dedi.
Brezilya’dan satın alınan nükleer uçak gemisi Nae Sao Paulo’nun Aliağa Gemi Söküm Bölgesi’ne getirilmesine Etraf, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın onay vermesinin akabinde tartışmalar alevlenirken, taraflardan peşi sıra açıklamalar geldi.
Bakan Murat Kurum, evvelki gün yaptığı açıklamada, kelam konusu söküm sürecine ait süreçlerin milletlerarası hukuka uygun olduğunu öne sürerek, ölçümler sonucunda gemide riskli riskli bir durum olmadığı ve ilgili tüm yükümlülüklerin yerine getirildiği evraklarıyla iletilmiş, akabinde müsaade alma süreci tamamlanmıştır” demişti.
Gemide sav edildiği üzere 900 ton değil, 9.6 ton asbest yükü bulunduğunu söyleyen Kurum, Nae Sao Paulo Türk karasularına geldiğinde milletlerarası yetkinliğe sahip uzmanların kontrollerinden geçirileceğini belirterek, rastgele bir olumsuzluk durumunda geminin geri gönderileceği açıklamasında bulunmuştu. Bakanın akabinde, Deniz Ticaret Odası ve Sök Denizcilik A.Ş. de açıklamalarda bulundu.
GEMİ NE VAKİT YOLA ÇIKARILACAK
Deniz Ticaret Odası Aliağa Şubesi Lideri Adem Şimşek’ten söküm şirketini savunan bir açıklama geldi. Aliağa Gemi Söküm Sanayicileri Derneği’nin eski lideri da olan Adem Şimşek, Sök Denizcilik A.Ş’nin Avrupa Birliği standardına sahip olduğunu ve gerekli kriterleri en üst seviyede karşıladığını argüman etti.
Şimşek, Nae Sao Paulo’nun ne vakit yola çıkacağı hakkında ise “Römork bağlanacak, sigortası yapılacak. Ay sonuna gerçek yola çıktığı takdirde bir, bir buçuk ay içinde Türkiye karasularında olacaktır” dedi.
NÜKLEER DÜZENLEME KURUMU SAKINCA GÖRMEMİŞ
Nae Sao Paulo gemisini satın alan Sök Denizcilik A.Ş. de yazılı bir açıklama yaptı. Sav edilen asbest ölçüsünün gerçeği yansıtmadığını söz eden şirket, gemideki radyasyon ölçümünün Türkiye Cumhuriyeti Nükleer Düzenleme Kurumu’nun değerlendirmesine sunulduğunu, kurumun radyolojik açıdan bir sakınca görmediğini açıkladı.
“İZMİR’İMİZ ÇÖPLÜK DEĞİLDİR”
Sivil toplum kuruluşlarının reaksiyonu sürerken, bugün CHP kanadından yeni açıklamalar geldi. İzmir Büyükşehir Belediye Lideri Tunç Soyer, “Günümüzde mandıra açarken dahi kurumlardan ÇED raporu almak zaruridir. Halbuki binlerce tonluk gemileri söken, yarattığı emisyon ve kirliliğin ölçümü ve kriterleri tespit edilemeyen Aliağa Gemi Söküm Tesisleri için bu türlü bir mecburilik yoktur. Bu hemen değişmelidir. İzmir’imiz hiç kimsenin zehirli atıklarını kabul edecek bir çöplük değildir. Bu iki şart yerine getirilene kadar bu geminin kentimize gelmesine asla istek gösteremeyecek, kabul etmeyeceğiz” dedi.
“İKİ ENAYİ ÜLKEDEN BİRİ BİZİZ”
Bir reaksiyon de Cumhuriyet Halk Partisi Küme Başkanvekili Özgür Özel’den geldi. Özel, CHP İzmir vilayet Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında şöyle konuştu:
* Bugün İzmir’e gerçek yüzen büyük bir tehditle karşı karşıyayız. 900 tona yakın asbest taşıyan Sao Paulo gemisinin Aliağa Gemi Söküm Bölgesi’ne getirilmesi izleniyor. Aliağa, hatta tüm ülkeyi tehdit eden bir halk sıhhati ve iş güvenliği sorunuyla karşı karşıyayız.
* Dünyada bu riski alan iki ülke var: Biri biz, oburu de Hindistan. Öbür ülkeler bu türlü bir imkanı geri mi tepiyor? Maalesef bizim bakanımız bununla övünüyor. Sayın bakan, kusura bakmayın; bu gemilerin söktürüldüğü iki enayi ülkeden biri biziz. Övünülecek bir şey değil, utanılacak bir şey. Böylesine bir şuursuzluğa alet olunamaz.
* İmalatı sırasında 900 ton asbest kullanıldığı bilinirken 9 ton demek nasıl bir şeydir? Bunu diyen Etraf Bakanı utanç kaynağıdır.
* Bu hususla ilgili İzmir milletvekilimiz 12 ay evvel Meclis’e soru önergesi verdi. O gün “Öyle bir şey yok” diye yalanladıkları mevzuyu bugün doğruladıklarını görüyoruz.
* Bu durum başlı başına bir halk sıhhati tehdididir. Bunun yanında iş güvenliği ve meslek hastalığı bahisleri bakımından da önemli bir sorun teşkil etmektedir. Devletin misyonu bunları azaltmakken bunları legal hale getiremez.
* Sıkıntıyı küçük göstererek, adeta Çernobil’den sonra radyasyonlu çay içen bakanın sorumsuzluğu üzere bir tutum takınması AKP’nin atanan Etraf Bakanı için utanç kaynağıdır. CHP olarak tüm sorumlulukları yerine getirerek bu durumla gayret edeceğiz.