Karabük’te Filyos Çayı’nda meyyit bulunan Gabon asıllı üniversite öğrencisi Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga’nın ailesi, teşhis için Türkiye’ye geldi. İstanbul Yenibosna’daki Adli Tıp Kurumu önünde açıklamada bulunan aile üyeleri ve ailenin avukatı Bahadır Şeker, ikinci otopsi talebinde bulunacaklarını belirtti.
Anne Jessica Sandra Makemba Panga, üzerinde Dina’nın fotoğrafı olan tişört giydi.
‘BU KATİYETLE İNTİHAR DEĞİL’
DHA’nın haberine nazaran, Gabon Cumhuriyeti’nde yaşayan Dina’nın ailesinden anne Jessica Sandra Makemba Panga, baba Guy Serge Ibouanga Panga, amca, teyze ve avukat Kerim Bahadır Şeker, cesedi teşhis etmek için İsimli Tıp Kurumu’na geldi. Anne ve baba, kızlarını görmek için içeri girdi. Annenin, kızı Dina’nın fotoğrafının olduğu siyah tişört giydiği görüldü. Aile, isimli tıptan çıktıktan sonra avukatlarıyla birlikte açıklama yaptı.
Anne Jessica Sandra Makemba Panga, kızını Gabon’dan buraya eğitim için gönderdiklerini tabir ederek, “Bugün Gabon’dan kızımın cenazesini almak için geldim. Hiçbir ebeveyn kızının cenazesini almayı hak etmiyor. Kendinizi benim yerime koyun, bu benim tek kız çocuğumdu. Kızımın cesedini gördükten sonra şuna muhakkak kanaat getirdim, kızım atağa uğramış. Kızımın başının üstünde ve elindeki yaralardan da taarruz olduğu açık ve net biçimde aşikâr. Türk devletine güveniyorum. Bu katiyen intihar değil. Bu bir cinayet, bu cinayette parmağı olan herkesin Türk devleti tarafından adalet karşısında cezalandırmasını temenni ediyoruz” halinde konuştu.
Baba Guy Serge Ibouanga Panga ise şunları söyledi: “Kızımızı gördüğümüz an bütün kuşkularım ortadan kalkmıştır. Kızımın sol elinde ve alnında derin bir yara mevcut. Burada kızım Dina’nın adaleti için uğraşıyoruz. Karanlık bir nokta kalmaması içinde Türk devletine güveniyoruz. Kızımız gecenin bir saatinde çıplak ayakla koşarken görülüyor. İmgeleri izledik. Kızım çıplak ayakla neyden kaçıyor. Kimden kaçıyor, birinci kaçtığı anlara ilişkin imajlarında bulunması lazım. Bu soruşturmanın derinleştirilmesi lazım. Kızım suya düştü demekle bunlar olabilecek şeyler değil. Bu cinayette parmağı olan herkesin teker teker bulunmasını istiyoruz.”
Dina’nın amcası da “Bu gerçekleşen bir cinayet. Bunu bayan cinayeti olarak kıymetlendiriyoruz. İçeride bir kız çocuğumuz daha var, o da bayan cinayetinin bir kurbanı” dedi. Dina’nın teyzesi ise “Türk devletinin büsbütün her şeyi yapmasını istiyorum. Türk devletine güveniyorum. İkinci otopsi yapılabilirse daha güzel olacak” biçiminde konuştu.
‘BUNUN CİNAYET KAYNAKLI OLDUĞUNU ANLATMAK İÇİN BURADAYIZ’
Ailenin avukatı Kerim Bahadır Şeker, “26 Mart’ta Filyos Çayı’nda cansız vücudu bulunan Dina’nın 17 yaşında hayallerinden ve umutlarından koparılma hikayesiyle maalesef karşı karşıyayız. Bu bir cinayet. Cinayet olduğunu birinci günden beri bağıra bağıra tekraren söyledik. Bugün de aileyle burada cesedini gördükten sonra bu kanımız güçlü bir vaziyet almış durumda. Bize sıyrık olarak söz edilen yaralar, çok derin ve aslında bıçakla gerçekleştirildiğini öngördüğümüz yaralar. Ellerinin içerisinde bayağı bildiğiniz derin. Annesi tanımak için kızının ellerine baktı. Zira yüzüne baktı ve ‘bu benim kızım mı ‘ dedi birinci başta. ‘Bana ellerini gösterir misiniz’ dedi. Ellerine baktıktan sonra orada bir duygusal çöküşle karşı karşıya kaldı. İki buçuk aydan beri gerçekleşen süreç, 26 Mart’tan, 11 Nisan’a kadar Karabük’te koruma edildi. 1 ay kadar bir müddet burada koruma edildi ve burada koruma edildiğinin hukuka ters olduğunu tekraren lisana getirdik. Zira açık ve net bir halde kanunlarda yazıyor. En yakın isimli tıp kurumuna gönderilir. Şayet koruma edilemeyecekse vücut diye. Bununla alakalı hakikaten adaletin takipçisi olacağız ve rastgele bir halde hiçbir baskıya maruz bırakılmadan biz yalnızca ve yalnızca Dina’nın vefatının açıklığa kavuşturulmasını ve bunun bir cinayet kaynaklı olduğunu anlatmak için buradayız” dedi.
Şeker ailenin acısının hala taze olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti: “Biz ikinci bir otopsi talebinde bulunacağız. Görüşmüş olduğumuz Adli Tıp Kurumu profesörleri, bize ikinci otopsi ile alakalı kesin ve net emarelerin bulunduğunu söylüyorlar. Birinci otopside makul noktalara değinilmemiş, açık ve net bir halde muhakkak noktalara değinilmemiş ve ekimozlarla alakalı, abrazyonlarla alakalı kesin ve net değerlendirmeler yapılmadığı için ikinci otopsiye başvurmak istiyoruz. Zira Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulu raporunda daha evvel de söz etmiş olduğumuz üzere ‘boğulma kaynaklı olduğu’ geçiyor lakin suya düşüp ölmeden evvel şuurunun kapalı olduğuyla alakalı rastgele bir şey yok. Yuvarlak varsayımların mutlaklaştırılması lazım ki, bu aile de artık bir noktadan sonra adaletin ve mahkeme tarafının takipçisi olabilsin. Zira acıları hala sonlanmış değil. Elindeki yaranın bize sıyrık olduğu söylenmişti. Bir de başındaki yara burada işte koşu sırasında kısımlara çarpmış vesaire deniliyordu fakat açık ve net bir formda bir cesedin mantıken biliyorsunuz, morarması lazım, cesedin morarması yerine hala ve hala o pembeliğini koruyor. Bu pembeliğini muhafazasının sebebinin, oraya çok ağır bir darbe indirilmiş olmasından kaynaklı olduğunu düşünüyoruz.” (HABER MERKEZİ)